BP

Türkiye, BP’nin “Arama ve Üretim” hem de “Rafinaj ve Pazarlama” segmentlerinin birlikte bulunduğu az sayıda özel ülkeden biri. BP Türkiye’de akaryakıt, madeni yağlar, LPG, havacılık gibi faaliyet gösterdiği pek çok iş koluyla temsil ediliyor. Aynı zamanda da global anlamda stratejik olan Bakü Tiflis Ceyhan (BTC) ve Şah Deniz gibi projelerde de işbirliği yapılıyor.

BP Türkiye olarak pek çok ilke imza atarak gerek enerji sektörünün gelişmesine, gerekse Türkiye ekonomisine önemli katkılarımız oldu. İstasyon sayımız büyüyor, bu da istihdam artışı anlamına geliyor.

Bir asırdır akaryakıt dağıtım, pazarlama, rafinaj alanındaki girişimleri ile Türk ekonomisine önemli katkılarda bulunan BP Türkiye, ülkemizde yaklaşık 600 akaryakıt, 130 BP otogaz, 70 Petgaz ve Ocakgaz markası altında istasyonu ile müşterilerine hizmet vermektedir.
Ana hedefi, ürün ve hizmet kalitesini müşteri beklentileri doğrultusunda teknolojik yeniliklerle sürekli geliştirerek en üst düzeyde müşteri memnuniyeti yaratmak olan BP Türkiye, bu hedefi, “insana ve çevreye zarar vermeden” gerçekleştirmek için çalışmalarını sürdürmektedir.

BP, tüketicilere sunduğu ürün ve hizmetlerin kalitesini artırmak amacıyla yatırımlarına devam etmektedir. BP için bir hayat tarzı olan SEÇ (Sağlık-Emniyet-Çevre) prensipleri kapsamında, istasyonlardaki altyapı koşullarını iyileştirmek, yol güvenliğini artırıcı programları uygulamaya devam ederek çalışanlarına, bayilerine ve müşterilerine emniyetli ve güvenli ortamlar yaratmak, BP Türkiye’nin önceliğidir.

2009 yılında BP dünyada 100 yılını kutladı, 2012’de ise Türkiye’deki 100. yılımızı kutluyoruz. Ülkemizde bir asırdır operasyonlarını sürdüren BP için Türkiye’nin önemini, bu uzun ortak tarihi geçmişe baktığımızda çok daha iyi anlayabiliriz.

BP Türkiye olarak, yukarıdaki tüm alanlarda pek çok ilke imza atarak gerek enerji sektörünün gelişmesine, gerekse Türkiye ekonomisine önemli katkılarımız oldu. İstasyon sayımız büyüyor, bu da istihdam artışı anlamına geliyor. Şirketimizin küresel vizyonu doğrultusunda, Türk ekonomisine ve enerji sektörüne yatırımlarımızı kurumsal değerlerimizden ödün vermeden bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da aynı kararlılıkla sürdüreceğiz.
Bu konseptin ortaya çıkmasının en önemli nedeni değişen koşullar ve trendler çerçevesinde müşterilerimize “daha fazlasını” sunma konusundaki iddiamız. Türkiye’de hep ilklere imza atarak enerji sektörüne liderlik eden BP Türkiye olarak, şimdi de bu öncü rolümüzü müşterilerimize “daha fazlasının” sözünü vererek sürdürmeyi amaçlıyoruz.

BP 1912’den beri Türkiye’de
BP’nin ülkemizdeki ticari faaliyetlerine başlama tarihi 1912’dir. BP’nin ilk olarak işin içine girmesi 1912’de ‘Lion and Sun’ ve ‘Palm Tree’ markalarının İngiliz-Pers Petrol Şirketinin kullanımı için tescil edilmesiyle başladı. Bu, 1908’de İran’da petrol keşfedilmesinden sonra ortaya çıkan çok sayıda pazarlama girişiminden biriydi.

1909’da İngiliz-Pers Petrol Şirketinin kurulmasından önce de temsilciler Mezopotamya’dan (o sırada Osmanlı İmparatorluğuna dahil olup daha sonra Irak olan bölge) istenen ve çok peşine düşülen imtiyazlar üzerinde İstanbul’da karışık müzakerelerde bulunmuşlardı. Sonuçta, İngiliz-Pers Şirketi, Türk Petrol Şirketi’nin bir parçası haline geldi ve 1925’de Kerkük İmtiyaz Anlaşmasında %23.75 oranında bir hak sahibi oldu. Türk Petrol Şirketi yeniden adlandırılarak Irak petrol Şirketi oldu. Kerkük’te petrol 1927’de bulundu.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yeni petrol pazarları bulma girişimleri çerçevesinde İngiliz-Pers Petrol Şirketi (ya da İngiliz-İran Petrol Şirketi) 1946’da Türkiye’yi ziyaret etti. Yapılan konuşmalar sonucunda ‘Steaua Romana rafinerisiyle, Türkler’e ait malvarlığı ve firma değerinin iktisap edilmesi için müzakerelerde bulunmanın iyi bir fikir olduğuna’ karar verildi. Aralık 1946’da Steaua Romana ile bir tedarik anlaşması imzalandı. 1948 yılında, Steaua Romana’nın Türkiye pazarındaki kota payını korumak için İngiliz-İran Petrol Şirketi tüm sorumluluğu üstlenmeyi kabul etti

1949 yılında BP Türkiye pazarına girdi, fakat yasal zorluklar Steaua Romana’nın 1958’e kadar BP’ye kiraladığı tesisat ve tertibatın ve diğer dağıtım tesislerinin devralınmasına engel oldu. BP Türkiye’de pazarlama yapmaya yönelik yatırımlarını yavaş yavaş arttırdı. Ana ürünlerin ticaret hacmi, BP renkleriyle satış yapılan ilk tam yıl olan 1950’de 40.000 ton iken, Mersin rafinerisi devreye girmeden önceki son tam yıl olan 1961’de 200.000 tona ulaştı.
Mersin rafinerisi, yılda 3.2 milyon tonluk bir kapasite tasarımıyla ve ortakların hisse dağılımı BP (%17), Shell (%27) ve Mobil (%56) şeklinde olmak üzere Haziran 1962’de hizmete girdi. BP’nin payı BP Overseas Refining Company’ye devredildi. Ürünler BP Petrolleri tarafından pazarlanıyordu. 1978’de BP Mersin’deki faaliyetini sona erdirdi ve bunun yerine ürünleri BP’nin rafineri hisselerini devralan devlet petrol işletmesinden ve diğer Türkiye devlet rafinerilerinden satın almaya başladı.

1954’de özel yatırımı teşvik ederek petrol endüstrisini geliştirmek amacıyla yeni bir petrol yasası çıkarılarak ilan edilinceye kadar ülkede petrol araştırması yapmak devlet tekelindeydi. BP, 1960’larda petrol araştırması için birkaç ortaklık üzerinde düşündü ancak sonunda hiçbirini kabul etmedi. Türkiye’nin petrol arama çalışmalarında aktif rol almayan tek büyük petrol şirketi olan BP’ye sonunda Türk Hükümeti tarafından katılması için baskı yapıldı. 1975’de bir petrol arama kuyusu açıldı, ancak petrol bulunamadı. 1987’de BP, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ile birlikte tüm ülkeyi kapsayan bir çalışma yaptı. Ortaya çıkan sonuca göre, büyük çapta yeni petrol ya da gaz rezervleri bulmak için bir ümit yoktu. Bunun tek istisnası Karadeniz’in sınır bölgesiydi, ancak burada suyun derinliği 1000 metreyi aştığı için teknik olarak ulaşmak mümkün değildi.
1990’da BP arama stratejisine yeniden odaklandı ve bu arada derin sularda sondaj teknolojisinin gelişmesiyle bölgedeki petrolün biraz daha ulaşılabilir hale geldiği göz önüne alınarak Karadeniz’e olan ilgi yeniden canlandı. 1991’de BP’ye ve TPAO’ya bir Keşif Ruhsatı verildi.